Belki senin de şu anda aklında biri var… Ve onunla yaşadığın şeyin ne olduğunu tarif bile edemiyorsun.
Bazen seni çok seviyor gibi, bazen günlerce yok…
Mesajına saatlerce cevap vermiyor, ama seni bırakmana da izin vermiyor.
Yoruluyorsun, kırılıyorsun, küçüldüğünü hissediyorsun… Ama yine de gidemiyorsun.
İşte buna toksik ilişki deniyor. Dışarıdan herkes “bitir artık” diyor, ama senin kalbin hâlâ ondan gelecek bir mesajda umut arıyor.
Ve asıl yoran şey… O gitmese de, senin içinde her gün biraz daha kaybolan özgüvenin, gururun, kim olduğun.
👉 Toksik ilişki sürecinde profesyonel destek almak için bireysel seanslara göz atın
Toksik ilişki… Aslında sadece seni yoran bir ilişki değildir. Yavaş yavaş seni kendinden vazgeçiren bir ilişkidir.
Sevildiğini değil, yeterli olup olmadığını düşünerek uyandığın, her davranışını eleştirilmekten kaçınmak için şekillendirdiğin, gitmek istediğinde bile yalnız kalma korkusunun seni zincirlediği ilişkidir.
Canım kadın, toksik ilişkinin ne olduğu tam olarak şudur: Şu anda yok olan gururun, değersiz hissettiğin kalbin, kaybetme korkusuyla susturduğun sesindir.
Ve bu sadece bir adamla yaşadığın sorun değil… Bilinçaltında yıllardır taşıdığın şu inançların sana attığı düğümdür:
Toksik ilişki, seni sevmeyen birine değil… Sana kendini sevdirmeye çalışmana bağlanmandır.
Toksik bir ilişki, bir anda ortaya çıkmaz. Önce küçücük duygularla başlar — ama zamanla seni kendinden uzaklaştırır.
Aşağıdakilerden birkaçı bile tanıdık geliyorsa, artık duygusal olarak yorgun düşmeye başlamış olabilirsin:
🌙 Eğer bu cümlelerin çoğu seni anlatıyorsa… Bu sadece bir ilişki değil, duygusal yorgunluk döngüsü olabilir.
Ve unutma: Sevgi, seni tüketiyorsa sevgi değildir.
Toksik ilişkiler, çoğu zaman şu anda değil, geçmişte öğrenilir. Çocuklukta sevgi koşullu verildiyse, zihnin “sevilmek için çabalamalıyım” inancını geliştirir.
Ve büyüdüğünde, seni gerçekten seven biri değil; sana o tanıdık mücadele duygusunu hissettiren kişiler çekici gelmeye başlar.
Bilinçaltındaki olumsuz inançlar zihnini yönlendirir:
Kök nedenleri fark etmek, değişimin ilk adımıdır.
Sağlıklı ilişkilerde iki taraf da eşit derecede “veren” ve “alan” taraftır.
Ama toksik ilişkilerde bu denge bozulur: Biri hep çabalayan, susturan, idare eden olur; diğeri ise konfor alanında kalır.
Zamanla sevgi değil, güç mücadelesi ilişkiyi yönetmeye başlar. Kendi değerini kanıtlama çabası seni tüketir.
Toksik bir ilişkiden çıkmak, sadece ondan uzaklaşmak değildir. Seni oraya bağlayan duyguların kökünü çözmektir.
Çünkü çoğu kadın, ilişkide kalmaz — değersiz kalırım, yalnız kalırım, sevilmem korkusuna tutunur.
Ve bu 7 temel olumsuz duygu, seni sevgiye değil mücadeleye bağlar.
Gerçek özgürlük, bu duyguları dönüştürdüğünde başlar. Tam da bu yüzden Duygu Odaklı Eril–Dişil Denge ve Dişil Enerji Eğitimim, seni ilişkiye değil, önce kendine bağlamak için var.
Kendine değer vermek ve sağlıklı sınırlar koymak özgürlüğün kapısını açar. Küçük adımlar bile dönüşümün başlangıcıdır.
Sağlıklı ilişkilerde sevgi, mücadele değil huzur verir. Sessizlik kaygı değil, güven demektir.
Değer görmek için çabalamazsın — olduğun hâlinle sevilirsin. Huzur veren bağ, mücadele etmeyi gerektirmez.
Toksik bir ilişkiden çıkarken yapılan en büyük hata, seni oraya bağlayan duyguları dönüştürmeden gitmektir.
Eğer bu duygularla yüzleşmezsen; evliysen aceleyle alınan bir boşanma kararı, bekarsan ise bir toksik ilişkiden diğerine savrulmak kaçınılmaz olur.
Gerçek çıkış, önce duygularını iyileştirmekle başlar. Sağlıklı dönüşüm içeriden başlar.
Gülhan Toktay’ın kaleminden en çok okunan yazılar.