Öncelikle söylemeliyim ki bu eğitim, kendi sorunlarıma çözüm üretmek için çıktığım yolculuğun ürünüdür.
Küçük bir kız çocuğu olarak ağladığında “abartma” dediler. Öfkelendiğinde “terbiyesizlik” dediler. Sustuğunda “naz yapıyor” dediler, konuştuğunda “çok bilmiş.” İçindeki kadın daha uyanmadan önce bile, seni törpülemeye başladılar. Çünkü dişil enerji; kontrol edilemeyen, sınırlanamayan, sezgisel ve yaratıcı bir güçtür. Ve sistem, bu gücü hep tehdit olarak gördü.
Dişil enerji kaotik değildir ama çizgisel de değildir. Düz yolları değil, kıvrımlı patikaları sever. Hedefe değil, sürece inanır. Kendini “başarmak” zorunda hissetmez çünkü zaten varoluşunun kendisi bir mucizedir.
Bugün birçok kadın, içindeki eril enerjiye abanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Güçlü olacağım derken donuklaşıyor. Bağımsız olacağım derken kopuyor. Oysa mesele bir kutbu diğerine feda etmek değil. Mesele; akışla ilerleyebilmek. Hem sağlam hem yumuşak olabilmek. Ve bunu dış dünyadan onay almadan, iç dünyadan köklenerek yapabilmek.
Dişil enerjiyi bastırmak yerine hatırladığında; ilişkilerin dönüşür, bedenin rahatlar, sesin derinleşir. Artık kendini açıklamak zorunda kalmazsın çünkü varlığın anlatır seni. Sen artık ‘etkileyici’ olmak için çabalamazsın, çünkü ‘etki’ olursun.
Öncelikle söylemeliyim ki bu eğitim, kendi sorunlarıma çözüm üretmek için çıktığım yolculuğun ürünüdür.
Küçük bir kız çocuğu olarak ağladığında “abartma” dediler. Öfkelendiğinde “terbiyesizlik” dediler. Sustuğunda “naz yapıyor” dediler, konuştuğunda “çok bilmiş.” İçindeki kadın daha uyanmadan önce bile, seni törpülemeye başladılar. Çünkü dişil enerji; kontrol edilemeyen, sınırlanamayan, sezgisel ve yaratıcı bir güçtür. Ve sistem, bu gücü hep tehdit olarak gördü.
Dişil enerji kaotik değildir ama çizgisel de değildir. Düz yolları değil, kıvrımlı patikaları sever. Hedefe değil, sürece inanır. Kendini “başarmak” zorunda hissetmez çünkü zaten varoluşunun kendisi bir mucizedir.
Bugün birçok kadın, içindeki eril enerjiye abanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Güçlü olacağım derken donuklaşıyor. Bağımsız olacağım derken kopuyor. Oysa mesele bir kutbu diğerine feda etmek değil. Mesele; akışla ilerleyebilmek. Hem sağlam hem yumuşak olabilmek. Ve bunu dış dünyadan onay almadan, iç dünyadan köklenerek yapabilmek.
Dişil enerjiyi bastırmak yerine hatırladığında; ilişkilerin dönüşür, bedenin rahatlar, sesin derinleşir. Artık kendini açıklamak zorunda kalmazsın çünkü varlığın anlatır seni. Sen artık ‘etkileyici’ olmak için çabalamazsın, çünkü ‘etki’ olursun.
Duygularını yönetmekte zorlanan, roller arasında sıkışan herkes için bu eğitim bir dönüm noktası olabilir.
İLİŞKİLERDE SÜREKLİ ANLAŞMAZLIK YAŞIYORSANIZ
Sizi anlamayan, yok sayan veya hayatınızda varlık gösteremeyen kişilerle ilişkiler kuruyorsanız.
ROLLERİNİZİ DENGELEYEMİYORSANIZ
İşte hakkınızı ararken, evde dişil enerjinizi ortaya koymakta zorlanıyorsanız.
DUYGU YÖNETİMİNDE ZORLANIYORSANIZ
Eril ve dişil enerjinizi doğru kullanamıyor, bu yüzden ilişkiler ve kararlar zarar görüyorsa.
DÖNÜŞÜM İSTİYORSANIZ
Olumsuz duygulara müdahale edip düşüncelerinizi ve davranışlarınızı dönüştürmek istiyorsanız.
Bir kadının vazgeçilmezliği başkalarının ona ne kadar ihtiyaç duyduğuyla değil, onun kendi özünden ne kadar uzaklaştığıyla ilgilidir. Sen kendine döndüğünde dünya zaten seni izlemeye başlar.
Vazgeçilmez kadın olmak bir strateji değil, bir hatırlayıştır. Hatırlamak; senin özüne ait olan ama zamanla unutturulan, susturulan, şekillendirilen taraflarını yeniden çağırmaktır. Gücünü bastırmayı öğrettiler, duygularını fazla buldular, sezgilerini küçümsediler. Ama içindeki o bilge kadın, hâlâ orada. Sessizce bekliyor. Duygu Odaklı Eril-Dişil Denge ve Dişil Enerji Eğitimi seni oraya götürecek.
Dişil enerji; nazik olmak, yumuşak konuşmak, pembe giyinmek değildir. Bu, bir rol değil. Dişil enerji; hissedebilmektir, akar gibi olabilmektir, kabullenmek ve yaratmaktır. Güçlü ama baskıcı olmayan, kırılgan ama edilen olmayan, sezgisel ama bilinçli bir varoluş... Ne tam anlamıyla anlatılabilir ne de ezberlenebilir. Ancak hatırlanabilir.
Bir ilişkide “vazgeçilmez” olmak için kendini feda etmen gerekmez. Tam tersine, ne kadar kendin olursan, o kadar ışık saçarsın. Ve ışığını alan biri, seni görmezden gelemez. Bu eğitimde sana bir parfüm, bir taktik, bir 'erkek çözümleme rehberi' sunmayacağım. Sana yalnızca aynanı vereceğim. Çünkü sen kendini görmeye başladığında herkes seni görmeye başlar.
Bu yolculuk boyunca seni akılla değil, kalple yürümeye davet ediyorum. Zihin, kontrol etmeyi sever. Kalp ise hissetmeyi... Ve vazgeçilmezlik, hissettirebilmekle ilgilidir. Önce kendine, sonra dünyaya...
Şunu unutma: Dişil enerjini yükseltmek, bir başkasını cezbetmek için değil, artık kendini cezbedebilmek içindir. Çünkü en güçlü bağ, insanın kendine duyduğu hayranlıktır.
Şimdi yavaşla... Derin bir nefes al. Başlamıyoruz. Zaten hep oradaydın. Sadece yeniden hatırlıyorsun.
Bir kadının vazgeçilmezliği başkalarının ona ne kadar ihtiyaç duyduğuyla değil, onun kendi özünden ne kadar uzaklaştığıyla ilgilidir. Sen kendine döndüğünde dünya zaten seni izlemeye başlar.
Vazgeçilmez kadın olmak bir strateji değil, bir hatırlayıştır. Hatırlamak; senin özüne ait olan ama zamanla unutturulan, susturulan, şekillendirilen taraflarını yeniden çağırmaktır. Gücünü bastırmayı öğrettiler, duygularını fazla buldular, sezgilerini küçümsediler. Ama içindeki o bilge kadın, hâlâ orada. Sessizce bekliyor. Duygu Odaklı Eril-Dişil Denge ve Dişil Enerji Eğitimi, seni ona geri götürecek.
Dişil enerji; nazik olmak, yumuşak konuşmak, pembe giyinmek değildir. Bu, bir rol değil. Dişil enerji; hissedebilmektir, akar gibi olabilmektir, kabullenmek ve yaratmaktır. Güçlü ama baskıcı olmayan, kırılgan ama edilen olmayan, sezgisel ama bilinçli bir varoluş... Ne tam anlamıyla anlatılabilir ne de ezberlenebilir. Ancak hatırlanabilir.
Bir ilişkide “vazgeçilmez” olmak için kendini feda etmen gerekmez. Tam tersine, ne kadar kendin olursan, o kadar ışık saçarsın. Ve ışığını alan biri, seni görmezden gelemez. Bu eğitimde sana bir parfüm, bir taktik, bir 'erkek çözümleme rehberi' sunmayacağım. Sana yalnızca aynanı vereceğim. Çünkü sen kendini görmeye başladığında herkes seni görmeye başlar.
Bu yolculuk boyunca seni akılla değil, kalple yürümeye davet ediyorum. Zihin, kontrol etmeyi sever. Kalp ise hissetmeyi... Ve vazgeçilmezlik, hissettirebilmekle ilgilidir. Önce kendine, sonra dünyaya...
Şunu unutma: Dişil enerjini yükseltmek, bir başkasını cezbetmek için değil, artık kendini cezbedebilmek içindir. Çünkü en güçlü bağ, insanın kendine duyduğu hayranlıktır.
Şimdi yavaşla... Derin bir nefes al. Başlamıyoruz. Zaten hep oradaydın. Sadece yeniden hatırlıyorsun.
“Nasıl bir kadın olursam beni bırakmaz?” sorusu, seni sevgiye değil, korkuya götürür. Vazgeçilmez kadın olmak, terk edilmemek için kendini şekilden şekle sokmak değil; biri gitmek istediğinde onun önüne yastık koyup, arkasından kapıyı kapatabilmektir.
Bir kadın, ancak kendi iç sınırlarına sadık kalabildiğinde başkasının sadakatine ihtiyaç duymaz. Bu sadakat, kalbinin çeperini değil, ruhunun merkezini korur. Ve işte o merkezden baktığında; artık sevilmeyi değil, görmeyi istersin. Onaylanmayı değil, anlaşılmayı. Sahiplenilmeyi değil, paylaşılmayı...
Bu eğitimde öğrettiğim teknikle çalıştıkça fark edeceğin en büyük şey şu olacak: Vazgeçilmez olmak, sana biçilen bir etiket değil. Senin, “artık vazgeçmem” dediğin bir iç haldir. Kendinden, hayallerinden, sınırlarından, sezgilerinden, ışığından, o iç sesinden vazgeçmediğin her an... Vazgeçilmez bir kadın olarak yaşarsın. Ve bu senin seçimin olur — başkasının sana verdiği bir unvan değil.
“Nasıl bir kadın olursam beni bırakmaz?” sorusu, seni sevgiye değil, korkuya götürür. Vazgeçilmez kadın olmak, terk edilmemek için kendini şekilden şekle sokmak değil; biri gitmek istediğinde onun önüne yastık koyup, arkasından kapıyı kapatabilmektir.
Bir kadın, ancak kendi iç sınırlarına sadık kalabildiğinde başkasının sadakatine ihtiyaç duymaz. Bu sadakat, kalbinin çeperini değil, ruhunun merkezini korur. Ve işte o merkezden baktığında; artık sevilmeyi değil, görmeyi istersin. Onaylanmayı değil, anlaşılmayı. Sahiplenilmeyi değil, paylaşılmayı...
Bu eğitimde öğrettiğim teknikle çalıştıkça fark edeceğin en büyük şey şu olacak: Vazgeçilmez olmak, sana biçilen bir etiket değil. Senin, “artık vazgeçmem” dediğin bir iç haldir. Kendinden, hayallerinden, sınırlarından, sezgilerinden, ışığından, o iç sesinden vazgeçmediğin her an... Vazgeçilmez bir kadın olarak yaşarsın. Ve bu senin seçimin olur — başkasının sana verdiği bir unvan değil.
Bu eğitim, duygu odaklı bilimsel tekniklerle kişinin bilinçaltındaki ilişkiler ve kendilik algısıyla ilgili sınırlayıcı kalıplarını fark etmesini ve dönüştürmesini sağlar.
Eğitim boyunca öğretilen yöntemlerle kişi kendi üzerinde seans açmayı öğrenir.
Bu çalışmalar sayesinde ilişkilerde ve iç dünyada denge sağlanır. Kadınlık deneyimini daha doğal ve sağlıklı bir yerden yaşamaya başlamak mümkün olur.
Eğitim, 3 gün boyunca Zoom üzerinden canlı ve interaktif olarak gerçekleştirilir.
Derslerde temel kavramlar, bilimsel teknikler ve uygulama yöntemleri anlatılır.
Katılımcı derse aktif olarak katılır, sorularını yöneltir ve teknikleri uygulamalı olarak öğrenir.
Eğitimden sonra 7 gün boyunca kişisel danışmanlık desteği sunulur.
Hayır.
Eğitim geçici bir motivasyon etkisi yaratmak için değil, kişinin kendi üzerinde kalıcı dönüşüm çalışması yapabilmesi için yapılandırılmıştır.
Bilimsel temellere dayanan uygulamalı teknikler öğretilir. Katılımcı, öğrendiklerini bireysel olarak uygulayabilecek bir beceri kazanır.
Canlı derslerin tamamı kaydedilir.
Katılımcılar ders kayıtlarına 2 ay boyunca sınırsız erişim hakkına sahip olur.
Bu sayede dersleri istedikleri zaman izleyebilir ve kendi hızlarında ilerleyebilirler.
İlişkilerde, iş yaşamında ve içsel dünyanızda dengeyi kurmanın dönüşüm dolu yolu.